Hakkımızda

Rosense

Geçmişi Gülbirliğe dayanan Rosense 2005 yılında Gülbirlik ve Gülbirliğe bağlı 6 birim kooperatifin iştirakiyle kurulmuştur. Ana iştigal konusu güle dayalı kozmetik ve gıda ürünleri üretim, satış ve pazarlamadır. Merkezi Isparta’da bulunan Rosense halen 90 kişilik personel kadrosu ile sektörün önde gelen şirketlerinden biridir.

Bu bağlamda, Akdeniz’in ılık rüzgarlarının İç Anadolu’nun sert ve keskin rüzgarlarıyla yoğrulup, 4 mevsimin bir arada yaşandığı Anadolu’nun bu bereketli topraklarında 2005 yılında filizlenen Rosense markası Isparta’dan başlayarak Türkiye’nin dört bir yanına kök salmış ve insanımızın hizmetine sunulmuştur. Rosense; güzelliğin, zarafetin, hassasiyetin, doğallığın ve kalitenin taa kendisidir.

1954 yılından beri bu topraklara ve üretici ortaklarımıza hizmet veren, gülcülük sektörünün en tecrübeli ve deneyimli adeta amiral gemisi olan GÜLBİRLİK’in bir kuruluşudur ROSENSE.

Rosense aynı zamanda Isparta gülünün ve gül menşeili kozmetik ve gıda ürünlerinin ülkemide ve dünya kozmetik sektöründe ‘’Rosense’’ markasıyla temsil etmenin haklı gururunu yaşatmaktadır bizlere.

Halen, Rosense markalı kozmetik ürünleri içeriğinde bulunan gülyağı ile gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında beğeniyle ve güvenle kullanılmaktadır.

Bizler, güle dayalı ve gül meşeili yaklaşık 120 çeşit kozmetik ürünlerimizin kaliteden ve doğallıktan ödün vermeden müşteri memnuniyeti prensibine bağlı olarak marka yolculuğumuza sizlerle birlikte hep beraber emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz.

Gül

Güzelliğin ve iyiliğin simgesi olan gülün tarihi bilinmemekle birlikte, insanlığın doğuşu ile beraber olduğu tahmin edilmektedir.

Öyle ki yüzyıllardır, hatta binlerce yıldan beri şiirlere ve şarkıları konu olan, birçok çeşidi bulunan gül şifalı ve etkileyicidir. Yağ gülü pembe renkte olup dünyanın belirli noktalarında yetişmektedir. Türkiye, Bulgaristan, Fas ve Avrasya’nın belirli yerlerinde yetişen gül, Türkiye de sadece Isparta ve çevresinde yetişmektedir.

Vizyonumuz

Gül kozmetik ürünleri sektöründe Dünya çapında öncü bir marka olmak en birinci vizyonumuzdur.

Misyonumuz

Müşterilerimizin ihtiyaçlarını anlamak ve onlara güvenilir bir şekilde eşsiz ürünler sunmak için sürekli araştırma ve yenilik yapmayı taahhüt ediyoruz. Her adımda gül üreticilerimizin ve müşterilerimizin yanında olmayı ve güvenilir bir marka olarak itibarımızı sürdürmeyi ilke ediniyoruz.

Isparta'da Gülcülük

Gülün tarihi yolculuğu gerçekten insanlık tarihi kadar eskidir. Ancak, burada bir başlangıç noktasından günümüze kadar olan zaman dilimini değerlendirmek gerekiyor. Bu sebeple, Anadolu ve Osmanlı topraklarında gülün serüveninden bahsetmek doğru olacaktır.

Osmanlının en geniş topraklara sahip olduğu dönemlerde gül yetiştiriciliği yapılmaktadır. Anadolu’da gül üretimi ve gülsuyu üretimi yapıldığı ünlü gezgin İbn-i Batuta ( 1304 – 1369 ) nın seyahatnamesinde bahsedilmektedir. Muhtemelen de gül çiçeklerinin Edirne’de üretildiğini çeşitli kaynaklardan öğreniyoruz. Yine 18.yüzyıldan sonra Osmanlı topraklarında bulunan ve o tarihlerde cermen sancağına bağlı Kazanlık ve zağra nahiyelerinde gülcülük çok ileri safhalarda yapılmıştır. Hatta Bulgaristan’da ( kazanlık – zağra ) gülyağı sanayisinin Türkler tarafından kurulduğu bilinmektedir. Yani, Anadolu’da yetiştirilen gül Bulgaristan’a Türkler tarafından götürülmüştür. Ancak Osmanlı – Rus savaşları neticesinde 1908’de Bulgaristan toprakları kaybedilmiştir. Bu toprakların işgali ile de orada gülcülük yapan yüzlerce insan Anadolu’ya göç etmeye başlamıştır. Böylece Anadolu’da başlayan gülcülük Anadolu’ya, topraklarına dönmüştür. Anadolu’da zaafiyet gösteren gülcülüğün yeniden gelişmesi için 1900’lü yılların başında Ziraat Bakanlığı tarafından 100.000 adet gül fidanı dağıtılmıştır. Ne yazık ki İstanbul başta olmak üzere Anadolu’nun bazı illerine dağıtılan fidanlardan elde edilen çiçeklerin işleneceği imbiklerin yetersizliği nedeniyle başarıya ulaşılamamıştır. Burada sevindirici tek haber ise 1900-1923 döneminde başlayan ikinci dönemde sadece Isparta’da gülcülük başarı kazanmış ve devam edebilmiştir. Isparta’da gül yetiştirmek ve gül yağı elde etmek için bireysel olarak çalışmalara başlayan İsmail Efendi 1900’lü yıllarda zaten kendini ve Isparta’daki gülcülüğü kabul ettirmiştir. Bu yıllarda Türkiye’de ( 1910-1920 ) üretilen gülyağı miktarı yaklaşık 287 KG civarında olup, 12.000 dönüm gül bahçesinden bahsetmek mümkündür. Maalesef o dönemlerde bile gülcülük Osmanlı Devleti tarafından Anadolu’nun pek çok yerlerinde teşvik edilip desteklenirken Isparta’da Gülcü İsmail Efendi, devletten herhangi bir destek ve teşvik almadan büyük bir fedakârlıkla gülcülüğün yeni adresi olarak Isparta’yı tescil ettirmiştir adeta.

Gülcü İsmail Efendi Isparta’nın Yalvaç kazası eşrafından Meydan Bey oğlu Mehmet İzzet Efendinin oğludur. ( doğum 1840 ) İyi bir medrese eğitimi görmüş olup ilk ticari hayata dokumacılık ile başlamıştır. Ancak, İsmail Efendinin 1888 yılında gülcülük ve gülyağcılığı konusunda duydukları dikkatini çeker.

Denizli’nin ÇAL kazasında tapu memuru olarak çalışan kazanlıklı birisinin gülyağı çıkarmasını bildiğini öğrenir ve kendisiyle mektuplaşır. Ona Isparta’da bir Gülhane kuracağını ve buraya ustabaşı olmasını teklif eder. Memur kabul eder. Ancak vazifesinden dolayı muhakeme altına alındığından bu ustayla çalışma fırsatı bulamaz. Fakat İsmail Efendi kararlı ve azimli bir insandı. Kendi imkânlarıyla Isparta civarından getirttiği gül fidanları ile 30 dönüm kadar bir gül bahçesi meydana getirmiştir. Diğer taraftan gülyağı çıkarmak için bir Gülhane inşa etmiştir. 1889 ve 1890 yılları baharında imbiklere koyduğu güllerden gülyağı elde etmeyi başaramadı. Tekrar tekrar denedi ama olmadı. Gülsuyundan başka bir şey alamadı. Bir türlü yağ çıkmıyordu. Etrafında halk İsmail Efendiye hayret ve tedirginlikle bakıyor bir hiç uğruna yüzlerce altın sarf ediyor diyorlardı. Hatta ailesi ve çevresindekiler onu delilikle itham ediyorlardı. Dördüncü mahsul yılı yaklaşırken uzman arayışları devam etti. Nihayet Afyon Karahisar eşrafından Nuri Paşa ve Arabacı Ahmet Usta’nın yardımlarıyla Kızanlıklı Pehlivan Ahmet diye bilinen gülyağı ustası ile tanıştı. Onu Gülhane’ye ustabaşı yaptı. Nihayet dördüncü mahsul yılında gülyağı elde etti. Böylece İsmail Efendi’nin rüyası gerçekleşmiş oldu. Artık çevresinde ona inanmayanlar bile yavaş yavaş gül yetiştirmeye başladılar. İsmail Efendi zamanın Ziraat nezaretine tahlil ettirdiği gülyağını takdim ederek kalitesini ispat etmiş ve ödüllendirilmiştir. Hatta kendisi para ödülünü kabul etmeyince imbik hediye edilmiştir. Böylece gülyağının yurt dışına satılmasının yolu açılmış oldu. Zaman içerisinde Isparta’da gülcülük genişledi ve gelişti. İsmail Efendi Avrupa pazarına girmek için fuarlara katılıp Isparta gülyağını tanıttı.